2 Kasım 2024 Cumartesi

 

BANA GÖRE İNSAN: GRİ

İnsan biyopsikososyal ve spiritüel bir varlıktır. O sebeple tek bir yönden değil çok tarafından tanımlanması gerekir insanın.

İnsan zıtlıkların var olduğu bir yolda tarafını seçmeye çalışan bir yolcu gibidir ancak insan gridir. Sadece siyah ve sadece beyaz değildir. Zaten her şey zıttı ile kaim değil midir?

Karanlık olmadan aydınlığı, kötülük olmadan iyiliği, üzüntüler olmadan mutluluğu anlayamaz insan. Hakeza insan yokluğu görmeden varlığın kıymetini de bilmez.

İnsan kelimelerden etkilenir. Bir cümleden ilham alıp dünyayı değiştirebilir ve yine bir cümleden etkilenip başarısız olabilir.

İmkansızı bilmeyen insan her zaman dener ancak ne yazık ki çoğu insan imkansız kelimesini öğrenmiştir çoktan.

İnsan katman katmandır. Tek yönlü özelliği yoktur başka yönleri, yetileri, ilgileri, mizaç ve psikolojileri vardır.

İnsan bazen çok kıymetlidir bir anne için evladı örneğin. Canını bile verebilir. Ancak bazen insan en aşağılık canlıdır. Bir bebeği öldüren caniler gibi.

İnsan değişebilir çok kötü bir insan zamanla olgunlaşıp erdemli bir insan olabilir ancak bazen de insan keçi gibi inatçı ve Nuh deyip peygamber demeyen ve değişmeyen bir canlıda olabilir.

İnsan işte çeşit çeşittir.

Bazı insanlar para kazanamayacağını bilse de sevdiği ve ideal aldığı şeyleri yapmak için gayret gösterirken bazı insanlar ise sadece para için bedenini, ruhunu, ömrünü satabilir.

Biyopsikososyal ve spiritüel kavramını ele alacak olursak;

İnsan biyolojik bir kavramdır. Hücre-doku-organ-sistemlerden oluşan karbon temelli bir canlıdır.

İnsan psikolojisi derin ve çeşit çeşit olan bir canlıdır. Farklı mizaçları vardır ve farklı insanlar farklı şekillerde bu mizaçları tanımlamışlardır.

İnsan sosyal bir varlıktır yalnızlığı seven insanlar bile bir şekilde diğer insanlar ile iletişim kurar. Zaten iletişim kurmak zorundadır ki yaşamsal ihtiyaçlarını sürdürebilsin.

İnsan spiritüel bir canlıdır çeşitli inançlara sahiptir kimisi bir yaratıcıya inanır kimisi birkaç. Kimisi reenkarnasyon ile açıklar kimisi ise atomlarının bir şekilde başka canlılarda var olacağı bilgisi ile kendisini bir çiçekte bulacağını ifade eder. Aslında bunun özünde yok olma korkusu vardır. İnsan o veya bu şekilde yok olmayacağına inanmak ister çünkü yok olmak yaşadığı her şeyi yaptığı tüm emekleri boşa çıkarır insanın. O yüzden insan inançsız olduğunu ifade etse dahi bir şekilde yok olmayacağını düşünür aksi halde yaşamla bağdaşamaz.

İnsan düşünen bir varlıktır. Düşünmek eylemi doğru yönetilemezse insan boğulabilir yanlış düşünceler ile kendini hasta edebilir. Ancak düşünmeyi yönetebilen insan yol alır çünkü insan düşünmelidir. Düşünmek insanı insan yapandır. Düşünmeden ne gerçekleştirilebilinir ki?

İnsan benzer düşüncedeki insanlar ile yakınlık hisseder. İnsan kendi düşüncesine sahip olmayan topluluklarda izole hisseder. Kalabalıklar içinde yalnızım der.

İnsan hem korkak hem de cesaretli bir canlıdır. Korkularını yenen ve eyleme geçen insana cesur deriz. Kimisi pek az yenebilir korkularını.

İnsan motivasyona ihtiyaç duyan bir canlıdır. Bu motivasyon kimi zaman içsel kimi zaman ise dışarıdan olur. Ancak dış motivasyona ihtiyaç duyanlar çevresine bağımlı olurken içsel motivasyonu olanlar dışarıdan bağımsız çok yollar alabilir.

Ancak her insan az ya da çok etkilenir kelimelerden.

Bazen insanlar önyargılara sahiptir ve karşıyı anlamak için bakmaz, düşündüğünün karşıda var olduğunun ispatlarını kanıtlar kendine ve bu önyargıyı gerçek olarak yorumlar.

İnsan sevmeye ve sevilmeye ihtiyaç duyar. Sevgi bir insanı güzelleştirebilir, başarılı kılabilir. Çünkü sevgi çok temel bir motivasyon kaynağıdır.

Kimi insan kendini, kimisi çevresini, kimisi yaratıcısını, kimisi maddi varlıklarını sever.

İnsan anlaşılmak ister ve bunun için konuşur, anlatır, makaleler yazar, güler, ağlar, mimiklerini kullanır. Hepsinin özünde insan anlaşılmak, kendini anlatmak ve belki de onaylanmak ister.

İnsanlar görüneni yorumlarlar ve buna göre davranabilirler. İyi giyimli bir insana ayrıcalıklı davranırlar çoğu zaman. Ancak bazı kendini aşmış olanlar bundan bağımsızlaşabilir ve görünene değil görünmeyene odaklanır. Karakterine, bilgisine, ruhuna yani insanın özüne göre davranır.

İnsanlar genellemeler yapar. Genellemeler insanların canlıları ve cansızları anlamak için yaptığı analizlerdir. Hatta canlılar ve cansızlar demekte başlı başına bir genellemedir. Bu genellemeler çok zaman faydalı olsa da bazı zamanlar haksız yorumlara neden olabilir.

İnsanlar zaman kavramını severler. Zamanı geçmiş, an ve gelecek olarak ayıracak olursak insan an’ı pek az yaşar. Geçmişin yükünü ve geleceğin kaygılarını omuzlanır ve an’ı kaçırır. Oysa geçmiş zaten geçmiştir, gelecek ise bilinmez ve geleceği bile şüphelidir. An ise bu andır, dem bu demdir. Sahip olduğumuz tek zaman şu andır.

İnsanlar zamanı rakamlar ve kelimeler ile ifade eder. ‘’03 Kasım 1996’’ benim doğum günüm. Miladi takvime göre elbette. Başka bir takvim sisteminde ise başka bir tarihe denk gelir bu. Şu an 28 yaşındayım ama eğer 1 yılı 12 ay değil 24 ay alan bir takvime sahip olsaydık sadece 14 yaşında olurdum. Ya da 6 ay olan bir takvimde 56 yaşında.

Rakamlar insanın sahip olduklarını gruplandırmasında  faydalıdır. Ne kadar makyaj malzemem var? Ne kadar para kazanıyorum? Kaç kitabım var? Bunların cevabını ancak bir sayı ile verebilirim.  Yani aslında insanlar rakamları sever ve kullanır.

İnsan özler. Bazen bir insanı, bazen bir evcil hayvanını, bazen yatağını, odasını, bazen çocukluğunu. İnsan o an sahip olmadığı şeyleri özleyebilir. Özlemek bazen yanında var olan birine de olabilir. Yanında var olan insanın sana eskiden yaptığı eylemleri de özleyebilirsin.

Bazı insanlar ciddidir bazıları ise hep gülüp eğlenelim der. Ancak ikisi de sonsuza dek sürmez. Diyorum ya insan gridir. Sadece ciddi sadece eğlenceli olamaz. Bir saygısızlık olsa o eğlenceli insan bir anda ciddileşebilir.

Zaten insan saygı duymayı ve duyulmayı sever.  Saygı duyulacak insanların tanımı kişiden kişiye değişir. Mesela benim için saygı duyulacak kişi, diğerlerine saygı duyan, erdemli, derin düşünen kaşif insanlardır. Bu insanlar her daim yenilenir ve yeni şeyleri öğrenir. Yalan söylemez, adaletlidir. Diğer insanların inanç ve fikirlerine saygı duyar ve onları anlamaya çalışır. Bu kişiler derin düşünür ve akıllıdırlar. Ancak bazı insanlar otoritelere saygı duyar. Ben hiç sevmem otoriterleri çünkü bende bıraktığı algı olumsuzdur otoritenin. Otoritenin bana olumsuz algı vermesi insanın güç, makam, para ve bilgiye ulaşınca özünü ortaya çıkarmasından gelir. Çünkü birçok insan bunları elde edince kendini çok ulu görür. Kendini aşırı beğenir ve ulaşılmaz görür. Oysa insan her zaman insandır, acizdir.

Otoriter kişi lider özellikli ise değişir tabi çünkü liderler empati kuran ve mantıklı, faydalı isteklerde bulunan yöneticilerdir. Üstünlük kurmazlar. Bende griyim otorite sevmem dedim ama lider vasıflı otoritenin faydalı olabileceğini savundum.

Gri, siyah ve beyazın karışımıdır. Palette tüm renkleri karıştırırsanız siyah rengi elde edersiniz. Beyaz ise görünür ışık frekansıdır. Yani ışıkların hepsi birlikte beyazı oluşturur. Aslında biri palette diğeri frekans skalasında tüm renkleri temsil eden ama tek başına bir renk olmayan iki kavramdır.

Gri ise bu iki kavramın karışımı ile oluşur. Bu bağlamda gri her şeyi içinde barındıran ama tek başına hiçbiri olmayan insanın ifadesidir.

RABİA GÖZEL

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 Bu sefer iyi düştüm